Kim ne derse desin Aydın Doğan bir Türkiye gerçeğidir.
Yaşı 81'e ulaşmasına rağmen, anlaşılan o da
medya-siyaset-ticaret ilişkilerinde bu konumunu kaybetmek istemiyor.
Aydın Doğan ticaret ve medyada yükselişini aynı zamanda
siyaseti dizayn etmekte kullanmış biri olarak anılmaktadır.
Hakkındaki tüm yorumlar ve yazılar bu şekildedir ve tarihe
de şimdiden böyle geçmiştir. Ya da başka bir sonuç olarak, 1980 sonrası onun
yükselişini sağlayanlar, onun üzerinden kendi konumlarını belirliyor. Bizim
gördüğümüz önde Aydın Doğan silueti iken belki de arkada ona yön tayin eden
farklı yüzler vardır.
Bugün Aydın Doğan'ı niye mi
yazıyorum?
Aslında her şey yukarıda özetlediğim
cümlelerin içinde çok belirgindir.
Aydın Doğan bu yaşa gelmesine rağmen medya-siyaset-ticaret
noktasında hala doyuma ulaşmış gözükmemektedir. Ya da onu kullanan hangi
güçlerse, onu gözünü bu dünyaya kapatana kadar kullanmaya karar vermiştir.
Aydın Doğan, medya-siyaset-ticaret
alanında güçlendiği günden itibaren kendisini hep siyasi iktidarların
terbiyecisi olarak görmüştür.
Bu sebepten dolayı önünde engel gördüğü diğer medya
patronlarıyla bile kavga etmiştir.
Bu kavgaların temelinde elbette
siyaseti dizayn etme ve iktidarlara yön vermede tek odak olma düşüncesi vardı.
Aydın Doğan bu konularda hep on adım önde olmuştur. Olamadığı vakitler
iktidarlara medyası aracılığıyla kafa tutma yolunu tercih etmiştir. Tansu
Çiller ile olan kavgası, merhum Ecevit'e karşı DSP'yi bölme girişiminde aktif
rol almaları ve bölme figüranlarına medya desteği vermeleri, AKP'nin iktidara
gelmesiyle birlikte yakınlaşması ve sonradan AKP ile kavgaya tutuşması
arşivlere girmiş kavgalardır. Özellikle 7 Haziran seçimlerinde Selahattin Demirtaş'ı
ve HDP'yi parlatan Aydın Doğan medyasının, 1 Kasım seçimleri sonrası MHP'yi
hedef alması hep bu siyaseti dizayn etme çabası yüzünden olmuştur.
1 Kasım seçimleri sonrası MHP'ye
yönelik oluşturulmaya çalışan algıda Aydın Doğan medyasının büyük katkısı
olmuştur.
İşte bu noktada Tansu Çiller'le olan kavgalarının çok
büyük önemi vardır.
"MHP'ye yönelik 1 Kasım seçimleri sonrası algı
çalışmalarında, Tansu Çiller'in DYP Genel Başkanı ve Başbakan olduğu döneme ait
Aydın Doğan kavgasının ne alakası var?" diyebilirsiniz!
Konu Meral Akşener olunca bağlantıyı
kuracağız.
Ama bu tuhaflığı biz çözemedik, çözebilecek varsa
buyursun…
Aydın Doğan medyası, Meral Akşener
DYP Genel Başkan yardımcısı ve İçişleri Bakanı iken yaptığı haberlerle,
manşetlerle siyasette en çok kavga ettiği kişi iken, özellikle 1 Kasım
seçimleri sonrası FETÖ'nün MHP'yi ele geçirme operasyonlarında adeta ona omuz
vermişlerdir. Hürriyet gazetesi, CNN Türk, Kanal D adeta seferberlik
başlatmıştı. Her programa MHP'de operasyon yapmak isteyenler çıkarılıyor,
onları parlatmak Aydın Doğan'ın özel kalemi olan Ahmet Hakan'a düşüyordu. 15
Temmuz darbe girişimine kadar bu böyle sürdü. 15 Temmuz sonrası korktular ve bu
parlatma işine ara verdiler. Şimdi ise yeni bir parti kurulmasıyla yine
coştular, ayağa kalktılar, atağa geçtiler. Yeni kurulan partiyi(İP), sanki
Meral Akşener değil, adeta kuran Aydın Doğan gibi…
Yine seferberlik halindeler…
Meral Akşener'in yeni partisi kurulunca Aydın Doğan'a en
yakın yazarlar Ahmet Hakan ve Taha Akyol adeta kendinden geçmiş ve ağızları
kulaklarına varmıştır. Aydın Doğan'ın televizyonları ve gazeteleri Meral
Akşener'i ve onun partisini parlatmak için olağanüstü bir çaba veriyorlar.
Merakımız şudur; Meral Akşener'le
ölümüne kavgalı olan Aydın Doğan'ın bugün bu noktaya gelmesini sağlayan güç
nedir?
Aydın Doğan'a yön tayin edenler
kimlerdir?
Mesela bu haber Hürriyet gazetesinde
bu başlık ve içerikle çıkmıştı.
"12 Eylül 1996 (Hürriyet) BASINA
TEHDİDE MECLİS'TE BÜYÜK TEPKİ
Meral Akşener'in Hürriyet ve Milliyet
gazeteleri ile Aydın Doğan'ı ölümle tehdit etmesi Meclis'te infial yarattı.
"
***
Meral Akşener Aydın Doğan'ı ölümle
tehdit ettiyse, Aydın Doğan'ın ona siyasi yaşam başarısı sunma çabası neyin
ifadesidir?
Elbette Aydın Doğan medyasında Meral
Akşener'le ilgili sadece bu haberler çıkmamıştı. Neler çıkmıştı neler…
İsterseniz bir hatırlayalım.
***
20 Eylül 1996 (Hürriyet) AKŞENER'E
YARGI TOKADI
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Meral
Akşener'in milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması amacıyla fezleke
hazırladı.
***
9 Kasım 1996 (Hürriyet)
"TEHDİTÇİ" BAKAN OLDU
Mehmet Ağar'ı İçişleri Bakanlığından
istifa ettiren Tansu Çiller, yerine gazetecilere ölüm tehditleri yağdıran Meral
Akşener'i getirdi. Haberin alt başlıklarında Meral Akşener'den
"Çillerlerin Sesi" ve Tehditçiliğin Ödülü" şeklinde bahsedildi.
Haberin 24. Sayfada ise aslında Meral
Akşener'e Çiller ailesine yakınlığı sebebiyle "Hazır Kıtalar
Komutanı" ve "Tansu Hanım'ın İkinci Suna Ablası" dendiği
bildirildi.
***
10 Kasım 1996 (Hürriyet) YENİ BAKANA
MÜTHİŞ ÖFKE
Akşener'in İçişleri Bakanlığı'na
getirilmesini basın organları toplu şekilde protesto etti. Haber alt
başlıklarda "Tehditçiliğin Ödülü" "Hazır Kıta Komutanı" ve
"Çiller'in Akbulut'u" başlıklarıyla sunuldu.
Haberin 22.sayfasında köşe
yazarlarının Meral Akşener'le dalga geçtiği bildiriliyor.
Oktay Ekşi (Hürriyet): Çiller'in
Sosyal Sekreteri
Bekir Coşkun (Hürriyet): İkinci Suna
Abla
Cengiz Çandar (Sabah): Getir götür
görevlisi
Umur Talu (Milliyet): Joystick
Akşener
Mehmet Türker (Gözcü): Özer Çiller'in
kuklası
Ahmet Pertev (Gözcü) Bir bu eksikti…
***
2 Temmuz 1997 (Hürriyet) TÜRK
WATERGATE'İ
İçişleri eski Bakanı Meral Akşener'in
ordunun içine casus sokarak bilgi topladığı ortaya çıktı.
***
3 Temmuz 1997 (Hürriyet) GARNİZONLAR
GÖZETLENMİŞ
Dönemin İçişleri Bakanı Meral
Akşener'in göreve getirdiği Bülent Orakoğlu bazı askeri birlikleri polisin
istihbarat elemanlarıyla gözetletti. Bu ajanlar birliklerdeki hareketleri,
giriş ve çıkışları rapor etmeye başladı.
***
9 Temmuz 1997 (Hürriyet) TEHLİKELİ
TAHRİK
İçişleri eski Bakanı Meral Akşener
ordu içinde bir cunta kurularak darbe hazırlandığını söyleyip polisle askeri
karşı karşıya getirmeye çalıştı. Bu da tepkilere neden oldu. Milli Savunma
Bakanı İsmet Sezgin: Bunları söyleyenin cezai ehliyeti yoktur. Sanayi ve
Ticaret Bakanı Yalım Erez: Allah akıl versin. Eğer orduda hiyerarşi dışı
örgütlenme varsa ispat etmesi gerekir.
***
5 Eylül 1997 (Hürriyet) AKŞENER'E
ADALET TOKADI
Ankara Başsavcılığı basın kurum ve
yetkililerine hakaret ve tehdit ettiği için İçişleri eski Bakanı Meral
Akşener'in dokunulmazlığının kaldırılması istemiyle fezleke hazırladı.
Dokunulmazlığı kaldırılırsa Akşener 5 yıla kadar hapisle yargılanacak.
***
18 Aralık 1998 (Hürriyet) ERTUĞRUL
ÖZKÖK: AKŞENER ÇETESİ'NİN KEPÇE KULAKLARI
Ertuğrul Özkök yazısı içerisinde
Meral Akşener'in İçişleri Bakanlığı görevi esnasında kurduğu bir çeteyle
kendisinin Devlet Bakanı Güneş Taner ve Hürriyet Ankara Temsilcisi Sedat
Ergin'le yaptığı konuşmaları dinlettirip teybe aldığını iddia ediyor.
Ertuğrul Özkök devamında Akşener'in
emriyle Hürriyet gazetesinin iki defa kurşunlandığını iddia ediyor. Ertuğrul
Özkök bunları devletin istihbarat yetkililerinden öğrendiğini söylüyor.
***
25 Aralık 1998 (Hürriyet) AKŞENER:
EVET ANAYASAL SUÇ
Hürriyet yöneticilerinin yasadışı
dinlenen telefon konuşmalarının kasetlerini açıklayan DYP Genel Başkan
Yardımcısı Meral Akşener "Telefon dinlemek anayasal bir suç. Savunmak
mümkün mü" dedi. Meral Akşener telefonları kendisinin dinletmediğini
kasetlerin postayla geldiğini ileri sürdü.
***
19 Aralık 1998 (Hürriyet) AKŞENER:
SUÇ İŞLEMEYE DEVAM EDECEĞİM
DYP Genel Başkan Yardımcısı Meral
Akşener 1 yıl boyunca Hürriyet'in telefonlarını dinleterek suç işlediği ortaya
çıkınca panikledi. "Kasetler bana yollanan bir paketten çıktı" diyen
Meral Akşener işlediği anayasal suçu vatanseverlik olarak tanımladı. Meral
Akşener "Bunları hangi vatansever yolladıysa ondan devam etmesini rica
ediyorum. Hepsini kamuoyuna duyurmaya söz veriyorum. Bu anayasal suçsa bunu
işlemeye devam edeceğim" dedi.
***
26 Aralık 1998 (Hürriyet) AKŞENER
YOZLAŞMAYA ÖRNEK
İzmir'de ESAV ile Dokuz Eylül
Üniversitesi Rektörlüğü'nce düzenlenen "Dünyada ve Türkiye'de siyaset
ahlakı" konulu toplantıda Meral Akşener siyasi yozlaşmaya örnek olarak
verildi.
***
29 Ağustos 1999 (Hürriyet) AKŞENER'E
DİNLEME AFFI
Telefon dinleme skandalına imza atan
Meral Akşener hakkında TCK'nın 195/2 maddesinden hazırlanan fezleke af
kapsamına alındı.
***
3 Ekim 1999 (Hürriyet) AKŞENER
GENELEVDEN RÜŞVET ALDI
DYP'de Tansu Çiller muhaliflerinin
iddialarına cevap vermek için hazırlanan kitapçıkta Meral Akşener'in bir
genelev patroniçesinden milletvekili olmak için 2 Milyon 600 bin Dolar rüşvet
aldığı iddia edildi.
***
22 Ekim 1999 (Hürriyet) TELEKULAK'A
REKOR TAZMİNAT CEZASI
DYP'li Meral Akşener telefonunu
dinlettiği Hürriyet Yazarı Sedat Ergin'e 15 milyar tazminat ödemeye mahkûm
edildi.
***
Aydın Doğan medyasında geçmişte Meral
Akşener ile ilgili çıkan bazı haberler bu şekildedir. Buna benzer daha yüzlerce
haber vardır.
Meral Akşener'e "tehditçi" diyeceksin, "siyasi yozlaşmaya" örnek diyeceksin, "Yasadışı yollarla Doğan medyasının
telefonunu dinletti" diyeceksin, "Ajanlar
aracılığıyla TSK'ya kumpas kurmaya çalıştı" diyeceksin, "Genelevden rüşvet aldı"
diyeceksin ama şimdi onu kurtarıcı gibi parlatmaya çalışacaksın…
Aydın Doğan üzerinde acaba nasıl bir
baskı var ki, o noktadan bu noktaya nasıl geldi?
Acaba Meral Akşener'le ilgili İnan
Kıraç mı yoksa Fethullah Gülen mi etkili olmuştur?
Ünlü mason olarak bilinen İnan
Kıraç'ı biliyorsunuz Meral Akşener'in oğlunun düğününde nikâh şahidi olacak
kadar ona yakın birisidir.
Aydın Doğan'ın Milliyet ve Hürriyet'i
İnan Kıraç sayesinde aldığını da zaten Aydın Doğan'ın "İnan Kıraç'ın Milliyet'i almamda çok büyük manevi katkıları oldu.
Hürriyet'i aldığım dönemde de bankalarından kredi aldım." sözlerinden
biliyoruz.
Meral Akşener'le ilgili "Onu koruyun, ona sahip çıkın"
diyen Fethullah Gülen için Aydın Doğan'ın ortaya çıkan bir telefon kayıtında "Şu anda gerçek olarak demokratlığı
Hocaefendi temsil ediyor" dediğini de yanyana getirdiğimizde belki de
üzerindeki baskıyı daha net anlarız.
Yaşı 81'e gelmiş Aydın Doğan'ın, bu
yaştan sonra korkusu ne olabilir?
Aydın Doğan'a verilen misyon nedir
ki, bu yaşına rağmen direnç göstermekte ve siyasi dizayn peşinde koşmaktadır?
Aydın Doğan, PKK'lı Selahattin
Demirtaş'ı parlattın da ne oldu?
Şimdi cezaevinde bağlama çalıyor,
resim çiziyor, şiir yazıyor…
Meral Akşener'i parlatınca ne
kazanacaksın?
Meral Akşener "Beni ölümle tehdit etti" diyordun, yoksa hala onun
tesiri altında mısın?
MHP'den intikam almak isteyenlerin
kurduğu yeni parti sonrası masken bir kez daha düştü.
"Pijama ile Başbakan karşılayan Aydın Doğan" imajın ne MHP'ye, ne Ülkücülere sökmez bilesin…
Aydın Doğan yanına Ahmet Hakan'ı ve
Taha Akyol'u al, Hürriyet'in arşivini bir gözden geçir…
Bak bakalım ne haldesin…
İP'siz sapsız peşinde koşmanın
gerekçesini belki bizlere izah edersin…
Gel bir İYİ'lik yap ve seni tehdit
eden, seni kullanan kişileri kamuoyuna açıkla…
Belki de bu kendin için bir iyilik olur, baskılardan,
tehditlerden kurtulursun…
Makaleyi Hemen Yorumla |
Yorumlar Bu içeriğe henüz hiç yorum yapılmamış. |