ABD'nin akıl ve ahlaki
çöküntü yaşayan ve dünya kamuoyunda çok zor durumda bulunan başkanı Trump'un "Rusya, Suriye'yi hedef alan füzeleri
vuracağına söz verdi. Hazırlan Rusya, çünkü geliyorlar. Üstelik güzel ve yeni
ve 'akıllılar'! Kendi halkını öldüren ve bundan keyif alan Gazla Öldüren Hayvan
ile işbirliği yapmaman gerekiyor" şeklindeki twitinden üç gün sonra
ABD, İngiltere ve Fransa koalisyonu Suriye'de daha önceden belirlenen stratejik
yerlere 105 füze saldırısı gerçekleştirdi. Bahane ve iddia, Suriye rejiminin
masum insanlar üzerinde kimyasal silah kullandığına dair şekillenmiştir. Kimin
yaptığı hala tartışılsa da Suriye'de masum insanlara katliam yapıldığı ise
tartışmasız bir gerçektir.
Esad rejimi kimyasal silah
kullandığını kabul etmiyor, Trump ise Esad'ın kullandığını "Gazla Öldüren Hayvan" sıfatını verecek kadar ısrarla
ifade ediyor.
ABD'nin "Kimyasal Silah Kullandı"
suçlamaları konusunda sicili biliyorsunuz bozuktur.
Irak'ta milyonlarca insanın
öldürülmesini bu bahane sonrası işgal girişimiyle gerçekleştirmişti. Yıllar
sonra ise dönemin ABD Dışişleri Bakanı ColinPowell, Irak'ta Saddam Hüseyin
rejiminin elindeki kitle imha silahı stokları bulunduğu konusunu "Benim son bir yılda, son aylarda
vardığım sonuç şu. Bu yargıyı (Saddam'ın kitle imha silahı stokları
bulundurduğunu) BM'de sunmam için bana verilen istihbarat kusurluydu, yanlıştı.
Beni zorlayan, bu istihbaratın kaynağının zayıflığı. Beni sıkan başka bir şey
de, istihbarat camiasındaki bazı kişiler, kaynak dediklerinin sadece şüphe
olduğunun farkındaydı. Ancak bu, benim tarafımdan bilinmiyordu. Bana öyle
geliyor ki, eğer güçlü, önemli, yetkileri artırılmış bir ulusal istihbarat
direktörünüz olursa bu tür hatalar yapmazsınız" şeklinde itiraf
etmişti.
Bazı CIA ajanları da yıllar
sonra Saddam'ın elinde kimyasal silah bulanmadığını itiraf etmek durumunda
kalmıştı. Yani ABD için bu konuda bir ölçü yoktur.
Yıllar sonra çıkıp
Suriye'de de kimyasal silah bulunmadığını itiraf etse kimse şaşırmayacaktır.
ABD'nin derdi asla masum
insanların öldürülmesi ve yaşatılması noktasındaki hassasiyeti değildir. Sadece
Suriye'de etkisini ve otoritesini sürdürme ve dünyaya bunu gösterme dışında
hiçbir kaygısı yoktur.
Hem on binlerce masumu
öldürmüş kanlı terör örgütü PKK'ya silah yardımı yapacak, onlara ordu kurmaya
kalkacaksın sonra çıkıp kimyasal silahlar üzerinden masum insan hassasiyet rolü
oynayacaksın…
Esad yönetimi
diktatörlüğünü göstermiş, masum insanları öldürme konusunda kendini
tescillemiştir.
Ama ABD ve koalisyon
ortaklarının bu konuda söz söylemeye dahi hakkı yoktur. Suriye'de masum
insanların öldürülmesinin fitilini ilk ateşleyen zaten ABD'nin bölgedeki hâkimiyet
kurma çabası olmuştu.
Ahmet Davutoğlu'nun aklına
uyan Türkiye, bu konuda çok büyük hatalar yapmıştı. Türkiye bugün o hatalarını
ortadan kaldırmak için mücadele vermektedir.
Türkiye, kendini tehdit
eden ve ABD'nin beslemesi terör örgütü PKK'ya karşı büyük temizlik operasyonu
yapmış ve halende bu temizlik devam etmektedir. Türkiye'nin hâkimiyet kurduğu
Suriye'nin bazı bölgelerinde şu an huzur hâkimdir.
ABD ve koalisyon ortakları
Suriye'den elini tamamen çekse Türkiye'nin sağladığı otorite bölgeye daha geniş
huzur getirecektir ama ABD'nin bölgeden elini çekmesi mümkün değildir.
Her türlü bahaneyle bölgede
kanlı mikrop olarak kalmayı sürdürecektir.
"Suriye'den tamamen çekiliyoruz"
açıklamasından çok kısa bir süre sonra "Esad
kimyasal silah kullandı" diye ortaklarını yanına alarak saldırıya
geçmesi, Rusya ve İran'a gözdağı vermeye çalışması elini Suriye'den
çekmeyeceğinin ispatıdır.
Trump zaten yaşadığı
kişisel problemlerden dolayı ABD kamuoyunda iradesini kaybetmiş durumdadır.
ABD'de her kafadan her gün ayrı ayrı ses çıkmaktadır. Bundan sonrada ABD'nin
kendi içinde yaşadığı kaos Ortadoğu bölgesine daha çok yansıtılacaktır.
Trump'un yaşadığı ahlaki
suçlamalar arttıkça Suriye üzerinde gündem odaklanması daha kanlı olabilir.
Çünkü ABD'nin şuan cambaza
bak oynaması gerektiren günlerine şahit olmaktayız.
Suriye'de kalıcı barışın,
huzurun gelmesi için herkesin dünya devletlerinin menfaatsiz, hesapsız ortak
akıl olarak birleşmesi lazımdır.
Ama Trump gibi birinde
kontrol edilir akıl olmayınca, ortak akla etkisi de elbette olumsuz olacaktır.
NATO ve Birleşmiş
Milletler, ABD ve koalisyon güçlerinin sinsi, kanlı hesapları için değil,
Suriye'de gerçek manada adaletin sağlanması için harekete geçerse masum
insanların ölümü engellenmiş olacaktır.
Ama ABD'nin ipiyle kuyuya
inmek gerçekten hiçbir ülkeyi huzura ve barışa getirmez. Çünkü zaten kendisi
bizzat kaos ve kanla beslenmektedir.
"Kimyasal Silah suçlamaları"
noktasında ABD'nin yarattığı atmosfere dikkat edeceğimiz gibi, Esad'ın
diktatörlüğü konusunda da bir çözüm bulunmalı ve Suriye'ye artık huzur gelmesi
sağlanmalıdır.
Makaleyi Hemen Yorumla |
Yorumlar Bu içeriğe henüz hiç yorum yapılmamış. |