Türk siyasetinde bugün
yaşananları iyi anlayabilmek için 7 Haziran seçimleri sonrası yaşananları da
çok iyi hatırlamak ve bilmek gerekiyor.
Siyaseti şekillendirme
operasyonları o günlerde başlamıştı.
CHP'yi yöneten ve
yönlendiren üst akıl, ısrarla CHP-MHP-HDP koalisyonu kurdurmaya kalkmıştı. MHP,
PKK'nın siyasi kolunun olduğu bir koalisyona elbette giremezdi ve tavrını
muhataplarına çok sert göstermişti. Sonra 1 Kasım seçimleri yaşandı.
Bu seçimler sonrası, 7
Haziran seçimlerinden MHP'ye intikam ve öfke biriktirenler harekete geçti.
Yanlarına MHP'den aday yapılmamış, aday yapılmış ama seçilememiş ve FETÖ'nün
bir işaretiyle harekete geçen kim varsa hepsini de aldılar.
O günden beri MHP
üzerindeki operasyonları bir türlü bitmiyor.
Sürekli MHP'ye
saldırıyorlar, itibarsızlaştırmak için her yalana, iftiraya başvuruyorlar.
1 Kasım seçimleri sonrası
FETÖ'nün başlattığı MHP üzerindeki operasyonda kimler kullanıldı, bu
operasyonlara kimler destek verdi hepsi ortadadır. Bugün de kimler MHP'ye
saldırıyorsa bakın, hep yine aynı ekip…
Bunların en net beraberlik
pozlarını 16 Nisan referandumunda görmüştük. CHP, HDP, PKK, FETÖ, SP ve
(MHP'den atılanlar) "HAYIR
CEPHESİ" olarak yanyana gelmişlerdi.
Bugünlerin temeli o
günlerde atılmıştı.
Burada en önemli figüranlar
ise MHP'den atılanlar olmuştur.
O günleri hatırladığınızda,
bugün 15 CHP milletvekilinin talimatla nasıl birden bire parti değiştirdiğini
daha iyi anlayacaksınız.
Adını İYİ koyanların,
ruhundaki kötülükleri o zaman net göreceksiniz.
CHP, 16 Nisan
referandumunda MHP'den atılanlara kol kanat germişti.
Sırf "MHP'ye zarar versinler" diye onlara televizyonlarını,
gazetelerini, toplantı salonlarını açmışlar, salonlarını bile CHP'liler
doldurmuştu.
CHP'li belediye başkanları,
o MHP'den atılanları baş konuk olarak ağırlamış, afişlerini yaptırmış ve
astırmıştı.
CHP bunların bakıcılığını
üstlenmişti.
Referandumdan sonrada zaten
Kemal Kılıçdaroğlu, HDP ve bunlara katkılarından dolayı birlikte teşekkür
etmişti.
MHP'den atılanlar, CHP ile
bağlarını 1 Kasım seçimlerinden sonra hiç koparmadılar.
Yemekte buluştular,
konferansta buluştular, gizli gizli buluştular.
Gün geldi adına İYİ
dedikleri özünde intikam ve proje barındıran bir parti kurdular. MHP'li
günlerinden hiç eser kalmamıştı. "Partimiz
ülkücü parti olmayacak" diye baştan çizgiyi belirlediler.
Parti kurulma aşamasında iken
program taslaklarına "Kürdistan"
ifadesini koydular.
Partiyi kurdular
teröristbaşı Öcalan'a ait olan "Eşit
vatandaşlık" kavramını parti programı yaptılar.
Yani teröristbaşı Öcalan'ın
dediği gibi "Türkiye içinde iki
ayrı ülke var, onların vatandaşları eşit şartlarda yaşasın" dediler.
MHP'de iken ağzından "Diyarbakırlı" olduğuna dair
hiçbir söz duymadığımız Meral Akşener kendini Diyarbakırlı ilan etti ve kendini
Kürtçe pankartlarla karşılattı. "HDP
onurumuzdur" diyenleri parti kurucusu yaptılar.
CIA'nın kurduğu derneklerde
yöneticilik yapanları partide kurucu ve danışman yaptılar.
Daha neler yaptılar neler…
Tam bir CHP modeli oldular,
HDP'nin küçük bir boy halini aldılar.
Şimdi herkes "CHP, 15 milletvekilini nasıl İP'e
gönderdi" diye hayret ediyor.
Hayret edilecek bir durum
yok, zaten bu partiyi kuran CHP'yi de yöneten aynı iradedir.
Bugün 15 milletvekilini
kurbanlık koyun gibi İP'in önüne bırakan Kemal Kılıçdaroğlu, bu partiye de
Aytun Çıray gibi FETÖ'cü iş adamlarıyla arası çok iyi olan, ABD'de FETÖ'cülerle
görüşen CHP'li heyet içinde bulunan bir adamı gönderip Genel Sekreter ve sözcü
yaptırmadı mı?
Bu parti "MHP'ye zarar versin" diye,
CHP'nin yancısı olarak kurulan bir partidir.
O yüzden şaşılacak, hayret
edilecek bir durum yoktur.
CHP yan sanayi ürünü olan
partisine 15 milletvekilini göndermiştir. Ama onlar nasıl gönderildi orası
meçhul. Çünkü her milletvekili çok üzgün, tedirgin ve adeta köle gibi poz
veriyordu. CHP kendi kurdurduğu partiye yine kendi milletvekillerini göndermiş
oldu. Meselenin özeti budur.
"Biz ne çukur ne cukka ne de yıkım ittifakı
yapacağız. Grup kurmak için abidik gubidik işler yapmayacağız. Biz 100 bin
imzayla çıkacağız" diyen Meral Akşener'in sözlerini elinde
patlattılar o kadar…
Siyasi gelişmeleri çok
düzgün takip edenler bilir, normalde traji-komik bir süreç yönettiler.
Önce MHP Lideri Sayın
Devlet Bahçeli, 26 Ağustos erken seçim tarihini önerdiğinde Türkiye'de "IYI Parti seçime giremez"
şeklinde şu açıklamayı yapan ilk kişi Özgür Özel'di:
"Seçim kanunu diyor ki, bir partinin seçime
girebilmesi için en az 41 ilde örgütlenmiş olması lazım. Daha sonra büyük
kurultayını yapmış olması lazım. Ve büyük kurultayından en az 6 ay geçmiş
olması lazım. İYİ Parti, 6 ayı 1 Eylül'de dolduruyor. Seçimler 26 Ağustos'ta
gerçekleşirse İYİ Parti seçime katılamaz."
***
Ne AKP'den, ne MHP'den, ne
YSK'dan bile açıklama yapılmadığı halde bu partiyi kuran CHP ilk açıklamayı
yapmıştı. Amaçları İP üzerinden mağduriyet oynamak idi. Erken seçim tarihi 24 Haziran'a
çekildi. Bu sefer CHP'den bu partiye gönderilen Aytun Çıray isimli siyaset
komedyeni çıktı ve İP'in seçimlere katılabileceğini şu sözlerle duyurdu: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, söz
konusu bilgi ve belgeleri inceledikten sonra 20.04.2018 saat 17.00 itibarı ile
Yüksek Seçim Kuruluna 24 Haziran 2018 tarihinde yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı
ve Milletvekili Genel Seçimlerine katılma yeterliliğine sahip olan partilerin
listesini vermiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın YSK'ya verdiği ve daha
önce seçimlere katılma hakkına sahip olan dokuz partiye ilâveten İyi Parti'yi
de eklemiştir. Bu durumda İyi Parti'nin 24 Haziran'da yapılacak
Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimlerine katılma hakkı tescil
etmiştir."
***
Bunu duyurduktan bir gün
sonra ise 15 CHP milletvekili paketlenip, siyaset pazarının kölesi gibi İP'in
kapısına bırakıldı. Madem seçimlere katılabilecek partiler içinde İP'de vardı.
Bu 15 milletvekili niçin CHP tarafından İP'e verildi?
"İP seçimlere giremez" diye ilk
açıklamayı yapanlar kendileri, "Yargıtay'ın
listesinde partimizin adı var, seçimlere giriyoruz" diye ilk açıklayan
kendileri…
Sonra da kendi kendilerine "Bizi seçime sokmayacaklar"
diye ağlıyorlar.
Kendileri çalıp, kendileri
oynuyorlar. Hunili deliler gibiler desek inanın abartmayız.
AKP-MHP bir konuda beraber
hareket edince "Faşistlik, tek adam
rejimi" oluyor.
Bunlar beraber hareket
edince demokrasi diye pazarlıyorlar.
Son 4-5 yıldır PKK'nın
safında yer tutan CHP'nin yaptıklarını bir de "Kuva-yi Milliye Ruhu" diye pazarlıyorlar ki, bizimde "Allah delilikte bile bir sınır
versin" diye dua edesimiz geliyor.
CHP'yi HDP'leştirmiş Kemal
Kılıçdaroğlu eline de Meral Akşener'in İP'ini almış sallayıp duruyor. CHP, HDP,
İP arasındaki dayanışma doğrudur, olması gerekendir.
Çünkü yönetenleri aynı,
ruhları aynı, eylemleri aynı, söylemleri aynıdır.
Biz "Niye birbirlerine sahip
çıkıyorlar?" demiyoruz.
Sadece PKK ortak noktasında
bile aynı şeyleri söyleyenler "MHP'ye
nasıl laf söyleyebiliyor?" diyoruz. Gerçi onda da haklılar, onların
sahip çıktığı terör örgütü PKK'yı bugün Doğu ve Güneydoğu'da, Afrin'de, Irak'ta
toprağa gömen MHP-AKP ittifakının güçlü iradesi olmadı mı?
Biz, 4300 terörist leşini
Afrin'de sayarken, onlar hep beraber Afrin operasyonuna karşı çıkmıyor muydu?
O halde herkes kendi
bulunduğu safın kurallarına göre birbirine sahip çıkıyor.
CHP, HDP, İP, SP ruh
olarak, beden olarak birbirine tam uyum içinde iken elbette aralarında
alıp-vermeleri hayret edilecek bir durum olmamalı.
Bizim vurgularımız sadece
çelişkilerini ve oyunlarını milletimize göstermek adınadır.
Yoksa 15 değil 100
milletvekilini birbirlerine hediye etseler de aralarında hiçbir fark yoktur.
Abidik Gubidik ittifakının
curcunası ve cümbüşü bizi eğlendirmiyor da değildir.
ABİDİK
GUBİDİK İTTİFAKI
https://www.facebook.com/bozkurtcapsresmi/videos/2027268300858550/
Makaleyi Hemen Yorumla |
Yorumlar Bu içeriğe henüz hiç yorum yapılmamış. |