"AKP 7 Haziran 2015 seçimlerinde tek başına
iktidarı yitirdi. MHP'ye iktidar ortaklığı yolları açılmıştı. Ancak Bay Bahçeli
yine korktu ve kaçtı… Bu durumda Türkiye birkaç ay sonra, 1 Kasım 2015 günü
yeniden seçime gitmek zorunda kaldı ve AKP Meclis'te yeniden salt çoğunluk
sağladı. Bunların sayesinde!.."
***
Bozuk plak gibi bu
cümleleri sürekli tekrarlayan, bu cümleler olmadan MHP ve Devlet Bahçeli
hakkında yazı yazamayan zavallı, Emin Çölaşan'dan başkası değildir. Yani diyor
ki, CHP ve PKK'nın taşeronu HDP ile beraber olup, niye hükümet kurmadı.
Akıl ve ruh sağlığı artık
çökmüş, takıntılı, saplantılı Emin Çölaşan'ın 7 Haziran seçimlerinden bu yana
içine dert edindiği tek konu budur. Bu adam sözde Atatürkçü, sözde
Ulusalcı…
Ama MHP'yi eleştirmek için
en çok kullandığı konu bu…
Atatürkçü maskesiyle AKP'yi
sözde milli konular üzerinden eleştiriyor ama MHP'ye de "PKK'lılarla koalisyon kurmadı" diye saldırıyor.
Emin Çölaşan 7 Haziran
seçimleri sonrası köşesinde aynen şunları yazmıştı : Bazen kendi kendime düşünürken, ya da arkadaşlarla konuşurken konu hep
aynı yere geliyor!.. "Ne günlere kaldık!.. Eskiden iktidarın tetikçisi ve
taşeronu olan cemaatle kavgalı idik. Şimdi bunca haksızlığa uğrayınca onların
yanında yer almak, onları savunmak durumunda kalıyoruz. Apo'nun uzantısı olan
HDP'den nefret ederdik. Şimdi AKP'nin elinden iktidarı söküp alma görevi adeta
onlara verildi ve biz HDP'nin yüzde 10 barajını aşmasını dilemeye başladık!
Yine bir atasözü ile bitireyim… Atalarımız "Büyük lokma ye büyük
konuşma" demiş, doğru söylemiş!
***
AKP takıntısından dolayı
FETÖ, PKK, Yunan, Rum, IŞİD başta olmak üzere herkesle işbirliği yapabilecek
ruh hali… İşte bundan dolayı MHP düşmanlığı yapıyor.
Emin Çölaşan CHP
zihniyetinde olduğu için, aynı CHP Grup Başkanvekili Engin Altay'ın "Bu hükümet dünyanın en doğru işini
bile yapsa bizim bu hükümeti alkışlayacak halimiz yok." Düşüncesiyle
olaylara bakmaktadır.
Ruh sağlığında ciddi
çöküşler olan Emin Çölaşan geçtiğimiz hafta "Yaşa Devlet Bahçeli Paşa yaşa, adın yazılacak mücevher
taşa!" başlıklı bir yazıyla aynen şunları yazdı : 6 Şubat günü partisinin Meclis'teki grup toplantısında aynen şöyle
dedi: "Eğer yeri gelirse ben de bir Bozkurt gibi en önde Afrin'e gider,
taşıdığım canı bu vatana ve bu millete seve seve feda ederim. Bu da bir millete
Devlet sözüdür." Aman haa Sayın Devlet Bahçeli, sakın ola ki gitmeyiniz!
Sizin yeriniz burasıdır. Sizin canınız ve sağlığınız AKP ve dünya liderimiz
açısından fevkalade önemlidir. Siz hep burada olmalı ve iktidarın her kararına
açıktan destek atmalısınız ki, onlar rahat etsin…"
***
Böyle bir zihniyete küfür
etsen ettiğin küfüre yazık, hakaret etsen ettiğin hakarete yazık…
Türk devleti, terör
örgütlerini yok etmek için haklı, meşru ve doğru bir mücadele veriyor.
Milliyetçi bir lider Türk milletine, Türk Ordusuna samimi bir şekilde moral
veriyor. Ancak hainin rahatsız olabileceği tarzda Emin Çölaşan'da onunla dalga
geçiyor.
Yaş 75 ama beyin yaşı 2
yaşındaki çocuk kadar yok…
Mantığa, kurguya, üsluba
bakar mısınız?
PKK'nın siyasi
uzantılarıyla "koalisyon
kurmadı" diye MHP'ye saldıran Emin Çölaşan, Afrin'de dostlarının
temizlenmesinden rahatsızlık duyuyor elbette. Çünkü PKK güçlü olacak ki, CHP
ile birleşip daha AKP'yi devirecek…
Allah'tan korkmaz, kuldan
utanmaz adam, yazısını MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin Afrin konusunda yaptığı
kararlı ve inançlı açıklamasıyla ilgili olarak "Fakat bana soracak olursanız, yine de gitmeyin derim… Zira sizin
yeriniz burasıdır. Vazgeçilmez göreviniz Tayyipgiller iktidarına kayıtsız
şartsız destek atmaktır!" şeklinde dalga geçerek bitirmiş…
MHP Genel Başkan Yardımcısı
Prof. Dr. Semih Yalçın'ın hak ettiği sıfatlarla andığı Emin Çölaşan'ın "Ne ben ne arkadaşlarım bir yapının
terör örgütü olup olmadığına dair bir değerlendirme yapacak istihbari bilgiye
ve kurumsal yapıya sahip değiliz" diyerek PKK'ya kol kanat geren
CHP Parti Meclis Üyesi Selin Sayek Böke'yi eleştiren bir yazısına rastladınız
mı?
Ama ruhsal ve ahlaki
çöküntü yaşayan bu adam, Afrin için milli duruş sergileyen MHP Lideri Devlet
Bahçeli'ye saldırıyor.
Bu ruh halindeki adam "PKK (pyd-ypg) galip gelsin de, AKP
darbe alsın" diye içinden de temenniler geçirmiyorsa da ne olayım…
Çünkü yazılarından çıkan
tek sonuç budur.
Afrin'de her terörist
öldürüldüğünde Emin Çölaşan'ın gözüne uyku girmiyordur. Çünkü onun beklentisi
AKP hükümeti Afrin'de çökecek, bu da CHP-HDP-İP zaferini yaşayacak…
Böyle adamlar hayata
gözlerini yumduğunda bir de "Şöyle
Atatürkçüydü, şöyle vatanseverdi, şöyle dürüsttü" diye anılacak…
Yazık ki, ne yazık…
Böyle adamlar medyaya
saplantı, takıntı ve ihanet hastalığı dışında bir şey taşımamaktadır.
Sözcü gazetesi böylelerini
toplayarak bu hastalığın merkezi olmuştur.